Türkiye tatilinde öğrendi, oğluyla yeniden tanıştı! ‘7 yıldır evimde televizyon yok’

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Aslen Özbekistanlı olan Margarita Sidar, aile ziyareti ve tatil için Türkiye’ye geldiğinde oğlu Safir’de farklı davranışlar gözlemledi ve çocuk psikoterapistine gitme kararı aldı. Oğlunda gördüğü bazı farklı davranışlar sebebiyle gittikleri psikoterapistte Safir’e atipik otizm teşhisi konuldu. 2016’da gerçekleşen bu olaydan sonra Türkiye’de kalma kararı verdiklerini söyleyen Margarita Sidar, oğlu Safir’le olan yolculuklarını şöyle anlattı: 

“Çocuklar televizyon izledi diye ya da anne telefonu çocuğa çok fazla verdi diye otizmli olmuyor. Şu anda bile otizm spektrum bozukluğun nasıl ortaya çıktığı hâlâ bilinmiyor. Bu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, sadece otizmli çocukların, otizmli olmayan diğer çocuklar gibi bir hayat yaşayabilmesi için durumu belli olmayacak şekilde stabilize edebilmek gerekiyor.”

‘DOĞRU YÖNTEMİ BULMAK ÖNEMLİ’

Safir’e konulan teşhis sonrası attığı ilk adımın özel eğitim ve kreş bulmak olduğunu söyleyen Margarita, Özel eğitim bulmak kolay oldu, şu an Adana’da yaşıyoruz. Fakat kreş konusunda sorun yaşadım, bulduğum kreşe otizmli olduğundan dolayı Safir’i kabul etmek istemediler. Bu tip durumları çok sık yaşıyoruz maalesef” diye konuşarak sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Otizmin çocuklarda sık görülen belirtileri; göz teması kurmaması, hiperaktif olması, etrafında dönmesi veya dönen nesnelerin dikkatlerini çekmesi. Öyle ki uzun süre oturup dönen bir şeylere bakabilirler. Safir’de bu belirtilerin hepsi görülüyordu. O yıllarda otizmle ilgili çok az bilgi vardı, Safir’in davranışlarını gözlemledim, yavaş yavaş çocuğumu yeniden görmeye, tanımaya başladım. Algıladığı yöntemi bulursanız her çocuğa her şeyi öğretebilirsiniz. Psikoterapistimiz beslenmemize dikkat etmemiz gerektiğini söyledi. Evde hiç ekmek ya da hazır ürün bulunmazdı. Safir’in durumundan dolayı 7 yıldır evimde televizyon yok. Yolumuza bu şekilde devam ettik.”

‘ÇOCUĞUNUZ SİZE GÜVENMELİ’

“Her şeyden önce çocuğun size güvenmesi çok önemli” diyen Margarita, “Çocuk ‘Anne söylediyse yapar’ demeli, bu da çocuğumla bağ kurmamı sağladı. Bu onunla ilişkinizin temeli gibidir, eğer başarırsanız gelecekte sizin için çok daha kolay olacaktır. Bu bağlantıyı kurmak uzun zaman aldı ama buna değer.  Bir çocuğa bir söz verdiğinizde sözünüzü tutmayı unutmayın, bu onun için çok önemlidir” ifadelerine yer verdi. İlk 2-3 sene Safir’in eğitiminden bir gelişme görmediğini dile getiren Margarita, “Ardından ince ve kaba motor çalışmalarına başladık, sonra da yüzmeye başladık. Lisanslı yüzücü oldu, otizmli çocuklar suyu çok severler. O tükenmez enerjilerine çok iyi geliyor” bilgisini paylaştı.

Yapılan çalışmalar otistik çocukla normal çocuk arasındaki en önemli farkın, beyin bağlantısallığı olduğunu ortaya koymuştu. Sağdaki otizmli bir çocukta bu ağın az geliştiği görülüyor.

Beslenmenin otizm ya da atipik otizm çocuklar için çok önemli olduğuna dikkat çeken Margarita, “Bir puzzle gibi düşünün; özel eğitim, sosyalleşme ve beslenmeyi bir araya getirseniz çok güzel sonuçlar görebilirsiniz” diyerek şunları ekledi:

“Bana sosyal medyadan ‘Bu diyeti denediniz mi?’ diye soran anneler var.  Çok farklı diyetler yazıyorlar bana, ben onları gereksiz buluyorum. Glüten, laktoz, hazır yiyecek ve içecekleri tüketmemeleri lazım. Otizmli çocukların bağırsakları aşırı geçirgen olduğu için glüten ve kazein proteinlerini sindiremiyor, bu da beyinde sinirsel uyarım etkisi yapıyor. Safir düzenli beslenmeyle bu şekilde ilerledi ve sonuçlar ortada, herhangi bir özel diyet uygulamadık.”

‘5 DAKİKA OTURAMAZDI, ŞİMDİ 1.5 SAAT OTURUP KAHVE İÇİYORUZ’

Safir’in ilerleme göstermesinin en önemli adımlarından birinin sosyalleşme olduğuna değinen Margarita, “Bir odada oturup kavramları öğrenmesinden ziyade, çocuklarımızın daha çok dışarı çıkıp sosyalleşmesinden yanayım. İnsanlar sosyalleşirken kendilerini geliştiriyorlar. Şimdi otizmli çocuk anneleri bu sözlerime, ‘Etraftaki insanlar çocuğumun davranışlarına negatif tepki veriyorlar, bizi üzüyorlar’ diyebilir ve haklılar. Biz hepimiz bu yoldan geçtik ama bu durumları yaşadıkça ben daha güçlü oldum ve daha umursamaz hale geldim. Gerçekten işe yarıyor. İlk zamanlar elbette zor oluyor. Özel çocuklarla hiçbir şey kolay olmuyor zaten. Eskiden ben Safir ile bir yerde 5 dakika bile oturamazdım, şimdi yürüyüşümüzü yaptıktan sonra dışarıda 1-1,5 saat sakince oturup kahvemizi içiyoruz” dedi.

‘NE SİZİN NE DE ÇOCUĞUNUZUN BİR SUÇU VAR’

Benzer durumlarda olan ailelere, “Önemli olan kendinizi suçlamamak. Unutmayın, ne sizin ne de çocuğun bu durumda suçu var. Dört duvar arasına kendinizi kapatmayın. Sakin olun, bir eylem planı yapın ve eğitime başlayın. Duygusal olarak başa çıkamıyorsanız, bir uzmanla iletişime geçin. Panik yapmayın, her şey yoluna girecek” diye önerilerde bulunan Margarita sözlerini şöyle noktaladı: 

“Sadece çocuğunuza odaklanmayın, mutlaka kendinize ve sevdiklerine zaman ayırın. Kendi çocuğunuzun diğer çocuklarla karşılaştırmayın. Her çocuk biricik ve özeldir, gelişimi de kendine göredir. Kendinizi kusurlu görmeyin. Kendinizi nasıl sunarsanız, toplum da sizi öyle algılayacaktır.  Özel çocuk anneleri sizin umut ışığınızın sönmesine izin vermeyin.”

Author: Seher Alp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir